17 Haziran 2013 Pazartesi

YILMAK YOK HİTABEYE KULAK VER MEDYA

    Halkın direnişini görmezden gelen yandaş kanallara ve gazetelere, her görüşten fikri olan direnişçilerin “Yandaş medya istemiyoruz”, “Satılmış medya” diye bağırmaları affedersiniz ama gücünüze gitmesin. 
    Halkın, acımasız polislere karsı direnişini Türk halkına göstermek istemeyen medya harfiyen yerine getirmediğiniz görevi kınamakla kalmayıp adeta aşağılıyorum resmen yandaş olunup tek bir elin gücü olan partilerin oyuncağı olmuşsunuz. Üzerlerine tonlarca gaz sıkılmasına rağmen barışçıl bir şekilde korkusuzca gösteri yapmaya devam eden farklı görüşlere sahip olan direnişçilerimizin, halk tarafından izlenilmemesi pardon izletilmemesi sizce de çok vahim bir durum değil midir? 31 mayıs direnişine dair ne unutulabilir hiç bilmiyorum ama bizim üç maymun medyanın aczi, sessizliği ve hatta rezilliği unutulmayacak. Sizler "biz aslında yokuz" dediniz, yoksunuz evet. O kadar yoksunuz ki, 31 Mayıs'ta olmayışınızla anılacaksınız. Bütün şanlı tarihiniz, habercilik başarılarınız, dizileriniz yarışmalarınız lay layınız goygoyunuz unutulacak, ama bu korkaklığınız hep hatırlanacak. Biz de bu memleketin haber kanallarıyız diye insan içine çıkmayın artık. Biz de bu ülkenin anlı şanlı ulusal medyasıyız diye dolanmayın ortalıkta. Sizleri teslimiyetçiliğinizle, biat etmenizle, korkaklığınızla hatırlayacağız.  Yokluğunuzla var olacaksınız belleklerimizde, ancak o kadar. 
     Yerin göğün inlediği sloganın hedefindeki ‘satılmış medya’! Hani bizdik marjinal haniiiii. Kalemine hayran olduğum, gözü kara ve asil bir kişiliğe sahip olan tek bir kişinin, Cemal Süreyya hocamın mısralarıyla bitirmek istediğim sözlerim, hitabeye kulak ver MEDYA. 

Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz..    

13 Haziran 2013 Perşembe

ÖLÜYÜZ! ÖZGÜR DEĞİLSEK BİZ

 
    ''Başbakan’ın'' dediği gibi '‘üç beş çapulcu'' için o kadar biber gazı, o kadar polis... Sizce bu söz direnişin içinde bulunan insanlar için çok ağır sözler değil mi? Onlar çapulcu fakat onlar aynı zamanda Türkiye toprakları içerisinde yaşayan ÖZGÜR bireylerdir.  “Birkaç çapulcu” ifadesi, bilinçli bir yalandan çok, kendini kandırmakta ki ısrarını gösteriyor.   En baştan her şeyin yanlış anlaşılmasını istemem tarafsız bir yazarım, hiçbir parti yandaşlığım yok, olmayacakta. Evet Taksim'de, Gezi Parkın da, Beşiktaş'ta bulundum, sonuna kadar direndim, karşı çıktım ve atılan gazları, tomalarla sıkılan suları tattım, polislerin acımasızca tekmelerini her görüşten fikri olan insanıma vururken gördüm. Ölü değiliz biz, ÖZGÜRÜZ!
    . 
   Bu kadar farklı görüşte insanın bir müşterekte buluşması çok büyük bir devrimdir ve Cumhuriyet tarihinde asla vermediği bir özgürlük mücadelesini tek bir ağaç için veriyor(!) bir orman gibi kardeşçesine olmak için veriyor. Az bir şey mi? İşte o yüzden her kesimden insan için bir diriliş söz konusu… Öyle bir diriliş ki ezeli rakip, futbol takımlarının taraftar grupları bile kol kola eylemlere katılıyorlardı. Yapılan yanlışa karşı direnişte birbirlerini kolluyorlardı; çünkü hepimiz bu umudun yolcusuyuz; çünkü biz ÖZGÜRÜZ!

    Şimdi bir durup, sakin sakin Türkiye'ye bakalım. Bugün 18. gün ve halen inadına duran bir yığın insan görüyorum. Yas tutmak yerine, çığlıkların sesini daha bir açan kalabalık görüyorum.. Ve biraz daha gülümsüyorum.. Biraz daha inanıyorum pozitif bir ortamın oluşacağına...